₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Kıdemli Çalışanlar Maaş Artışı İçin İş Değiştirmek Zorunda Kalıyor

Tarih

Kaynak : Kıdemli çalışanlar maaş artışı için iş değiştirmek zorunda kalıyor – 9.Köy (9koy.org)

Bir iş yerinde uzun yıllar çalışan ve “kıdemli” olarak adlandırılan çalışanlar, yıllar geçtikçe yeterince zam alamadığı için iş değiştirmek zorunda kalıyor. Aynı iş yerinde uzun yıllar çalışanların maaşı hem piyasa hem de enflasyon karşısında eriyor. Patronlar maaş iyileştirmesine sıcak bakmayınca da çalışanlara iş değiştirmekten başka yol kalmıyor.

Berfin Şahin

Gelişen teknoloji tüm dünyada iş yaşamını ve çalışma koşullarını değişime zorluyor. Ancak değişime direnmekte ısrarcı olan gelenekçi patronlar çalışanları elinde tutamıyor. Baskıcı çalışma ortamı, yüksek enflasyon, değersizlik hissi ve çalışana alan açılmaması beyaz yakalıları iş değiştirmeye zorluyor.

İş değiştirenlerin başında ise kıdemli olup maaşları artmayan çalışanlar geliyor. Aynı iş yerinde uzun yıllar çalışanların maaşı hem piyasa hem de enflasyon karşısında eriyor. Patronlar maaş iyileştirmesine sıcak bakmayınca çalışanlara iş değiştirmekten başka yol kalmıyor.

Yeni bir iş aramayanların oranı sadece yüzde 3

Yaklaşık 40 yıllık bir firma olan ve 35 ülkede ofisleri bulunan işe alım danışmanlık firmasu Michael Page’in Türkiye Yetenek Trendleri 2023 raporuna göre, son 1 yılda işe başlayanların yüzde 98’i, bir yıl ve üzeri çalışanların ise yüzde 97’si yeni fırsatlara sıcak baktığını söylüyor. Çalışanların yüzde 57’si ise aktif olarak iş arayışında olduklarını ifade ediyor. Ekonomi kötüleştikçe iş arayanların sayısı da artıyor. Avrupa’da ekonomik performans düşükken yeni iş arama olasılığının en fazla arttığı ülke yüzde 82 ile Türkiye.

Bu sorun sadece Türkiye’de yaşanmıyor. Yeni fırsatlara açık olma eğilimi artık tüm dünyada görülen bir trend. Türkiye ve Portekiz yüzde 97’lik bir oran ile yeni fırsatlara açık olan yetenekli çalışanların en fazla olduğu ülkelerin başını çekerken İspanya, Polonya, İtalya ve Avusturya yüzde 92’lik bir oranla listenin 2. sırasında. Rapora göre Avrupa ülkelerinin genel ortalaması ise yüzde 88…

“Büyük resim bize ne anlatıyor?” sorusuna da yanıt aranan raporda, yetenek-değer denkleminin kalıcı olarak sıfırlandığı ve yetenek unsurlarının artık kesin bir şekilde kontrolü ele geçirdiği sonucuna varılıyor.

Verilere göre Türkiye’de yetenekli çalışanların yüzde 50’lik bölümü “iş-özel hayat dengesini” iş memnuniyeti konusunda 1. sıraya koyuyor; çalışanların yüzde 45’i ise iş memnuniyetinin en önemli gerekçesinin maaş olduğunu düşünüyor.

Sosyal Demokrasi Vakfı’nın Hizmet Sektöründe Çalışan Yoksulluğu ve Güvencesiz Çalışanlar Araştırma Raporu’na göre ise işe başladığı ilk andan itibaren birden fazla iş değiştirdiğini söyleyenlerin oranı yüzde 66,7. Katılımcıların yüzde 19,6’sı iş değiştirme gerekçesi olarak ücret ödemelerindeki aksamaları, yüzde 19,4’ü ise ücretlerin düşüklüğünü gösteriyor.

İş değiştirildiğinde 2 kata kadar fazla maaş almanın mümkün olduğunu savunan Bertay Fişekçi, çalışanların işine bağlılığını sağlamak üzere çalışmalar yürüten aynı zamanda yönetici koçluğu yapan bir isim… Fişekçi, şunları söyledi, “Türkiye’de bir çalışan iş yerinde açıkça terfi alamıyor, iş sorumluluğu ve kıdemi artsa bile yeniden maaş pazarlığı yapmak yaygın değil. İşverenler de yeniden maaş pazarlığı yapmayı garip karşılıyor. Bir şirkette çalışma yılınız arttıkça sektör ortalamasındaki maaşın altında kalma tehlikeniz var. Çünkü maaş artışları çalışanların firmaya kattıkları değere göre değil enflasyona göre belirleniyor ve ‘enflasyon oranında zam yaptık daha ne istiyorsun’ deniyor. Buna karşın iş değiştirildiğinde 2 kata kadar fazla maaş almak mümkün, bu da önemli bir motivasyon.”

“Yeni çalışanın maliyeti, eski çalışana kıyasla 2.5 kat fazla”

Sürekli hale gelen iş değiştirme sirkülasyonuna “giderlerse gitsinler” bakış açısıyla yaklaşan işverenin cebinden çıkan maliyet her giden çalışanla birlikte de artıyor. Yeteneğe olan talebin artmasıyla birlikte maaş ve yan hakların arttığını ve bu durumun sektör ortalamasında yükselmeye neden olduğunu söyleyen Bertay Fişekçi, “Yetenekli bir çalışanın işten ayrılması durumunda şirket aynı performansta bir aday bulmak için iş ilanı veriyor, adaylarla görüşüyor, önceki çalışana göre daha yüksek bir maaş ve yan haklar paketi sunuyor, oryantasyon ve eğitim süreçleri organize ediyor ve 6 ay ile 1 yıla yayılan süreçte şirket, ayrılan çalışanın yıllık maliyetinin 2.5 katına kadar ek ücret ödemek zorunda kalıyor. Bu durumda 2 yıldır bir kuruma bağlı çalışan ve sadece enflasyon zammı alan çalışan başka şirkette kendisi ile aynı işi yapanlara kıyasla yüzde 70-80 daha az bir maaş aldığını görüyor ve o yöne doğru gitmek istiyor” diye konuştu.

Kıdemli çalışan, evin eski kiracısı gibi düşük ücrete tabi

Eski çalışanlar ile işe yeni başlayanlar arasında her zaman bir maaş farkının olduğunu ve bu durumun sadece Türkiye’ye özgü olmadığını vurgulayan kariyer koçu Elif Tunay da “Evin eski kiracısı piyasanın altında bir rakama oturur ancak aynı apartmanda aynı standartlara sahip karşı daire o günkü piyasanın şartlarına uygun olarak kiralanır” diyerek durumu eski kiracı-yeni kiracı denklemiyle örneklendirdi. Bu örnek, eski kiracı açısından karlı olsa da maaşı hem piyasaya oranla hem de enflasyon karşısında her geçen gün eriyen kıdemli çalışan için işten ayrılma sebebi.

“Z kuşağının yüzde 80’i, ilk 18 ayda 2. işine geçiyor”

Dünya Ekonomik Forumu’nun tahminine göre 2025 yılında Z kuşağının OECD ülkelerindeki iş gününün yüzde 25’ini, 2030 yılına gelindiğinde ise iş gücünün dörtte birinden fazlasını oluşturacak bir etki yaratması bekleniyor. Ancak Z kuşağının iş yeri sadakati önceki kuşaklardan çok farklı.

Z kuşağının yüzde 80’inin ilk 18 ayda 2. işine geçtiğini ve nedeninin ‘sadakat’ kavramına bakıştaki farklılaşma olduğunu belirten Ekonomi Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz, Z kuşağının “Benim patrona sadakatim, patronun bana sadakati ile sınırlıdır. Bugün bir iş yerine sadık olurken yarın başka birine sadık olabilirim. Zira benim kişisel kariyerim, iş yerinin beklentilerinden daha önemlidir” diye baktığını söyledi.

“Akılsız patronlar hiçbir yere gitmeyenlere mahkum”

Patronların, çalışanların maaşlarının enflasyon karşısında erimesini görmezden geldiğini ifade eden Şeref Oğuz şu değerlendirmeyi yaptı:

Enflasyonun kalıcı ve yapışkan olduğu dönemlerde, çalışanın geliri fiyatlardan yavaş artıyorsa patronlar bu farkı telafi etmek istemiyor ve ayrılık kaçınılmaz oluyor. Patronların anlamadığı şey ise şu, ‘ölmeyecek kadar ücret verirsen, çalışanın kovulmayacak kadar iş yapar’. Kaldı ki gençlerin seçenekleri, ebeveyn kuşağından daha fazla. Hal böyle olunca çalışanlar ücretini arttırmanın yolunu, ‘daha yetkin çalışan’ olma ve patronun takdirini kazanıp ücret artışı sağlama yoluyla değil bunu başka bir iş yerine geçmek üzerinden temin ediyor. Özellikle Z ve Y kuşağı hangi düzeyden ve hangi pozisyondan işe girerse girsin, ‘işim var ama diğer fırsatlara da bakıyorum’ moduyla başlıyor. 

İşverene gelince, işe aldığı insanlara ‘parasını ben veriyorum, zamanı benimdir’ diye yaklaşıyor. Sonra da kabiliyet odaklı olmadıklarından ya toplu pazarlık veya enflasyon çerçevesinde çalışana biçtikleri maaş/ücret artışına mahkum ediyor. Burada ana sorun şudur, diploma değil kabiliyet odaklı yeni çalışma hayatında, paradigmaları düne takılıp kalmış patronlar yüzünden gelirin ancak iş değiştirme yoluyla artırılabileceği gerçeği. Patronların akıllı olanları, kabiliyetli çalışan onu terk ettiğinde anlayabiliyorken akılsız patronlar ancak ‘hiçbir yere gidemeyenlere’ mahkum oluyor.”

Paylaş:

Bültene Abone olun

Popüler

Buna Benzer Diğer İçerikler
Daha Fazlası

LEGO’nun İflastan Dönüş Hikayesi – Ümit Ünker

Kaynak : SATIŞ AKADEMİSİ (digitalwisers.com) LEGO, 2000'li yılların başında büyük...

İspanya, Zeytinyağı Rekoltesinde % 48 Artış Bekliyor

Kaynak : İspanya, zeytinyağı rekoltesinde yüzde 48 artış bekliyor-...

Lila Kağıt “Ulusal Zincirler Müşteri Yöneticisi” Arıyor.

LİLA KAĞIT HAKKINDA: 1930 yılında Öğücü ailesi tarafından kurulan dokuma...