₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Marketlerde azalan iş disiplini

Tarih

İş disiplini, belli bir program dahilinde ve kurallara uygun şekilde iş akışı sağlar. Çalışanların çoğu bu şekilde çalışmayı zahmetli bulabilirler. Oysa bu kurallar bütünü aşağıda örneklerini vereceğim aksaklıkları önlediği gibi çalışanların haklarını da koruyan (başta fazla çalışma sorunu) bir düzen sunar.

Yani sadece patrona çalışmaz, çalışana da güvenli bir ortam sağlar. Tersi ise verimlilikten uzak, iki tarafın da karşısındakinden fedakarlık beklediği ama hiçbir zaman sonuç alamadığı arızalı bir düzen yaratır.

Son zamanlarda büyük süpermarket zincirlerinden başlamak üzere görünen manzara; genel temizlikteki eksikler, mağaza içi dağınıklık, raflardaki karışıklık, etiketlemedeki özensizlik, malzeme eksikliğindeki umursamazlık, hizmet reyonlarındaki ilgisizlik şeklindedir. Kısaca iş disiplini can çekişiyor.

Sebebini sorduğumda aldığım cevap; “çalışan sayısındaki yetersizlik” oluyor. Kesinlikle mutabık olmadığımı ifade etmeliyim. Sık sık ziyaret ettiğim onlarca markette yeteri kadar çalışana rastlıyorum. Hem de depo bölgesinde olanları tam göremediğim halde…

Mağaza çevresinde, mağaza içinde bir köşede sohbet ederken gördüklerimin sayısı aktif durumda olanlardan hiç eksik kalmıyor. Elbette çalışanların dinlenme saatleri vardır. Ancak aynı anda ekibin yarısına mola verdiren bir sistem olamaz. Hadi mağaza müdürü bu ayarlamayı yapamıyor veya kıdemli çalışanlara sözünü geçiremiyor, peki bölge satış müdürü ne için var?

Her gün en az 4-5 markete giren bir kişi olarak, bu yöneticilere hiç tesadüf edememem normal sayılabilir mi?

Dolayısıyla;

  • Mağazalar yeterli sıklıkta ziyaret edilmiyor.
  • Satış alanında nasıl denetim yapılacağı bilinmiyor.
  • Bilenler tarafından ise en önemli konuların üzerinde durulmuyor.
  • Reyonlarda ana kalem ürünlerdeki eksiklikler bile fark edilemiyor.
  • Kampanyalı ürüne (indirimdeki) sipariş vermeyen mağaza yöneticileri de, ilk dağıtımı yapmayan kategori yöneticileri de, bunu kontrol etmeyen satış yöneticileri de ayrı ayrı zafiyet yaratıyorlar.
  • Mağaza dışında ve güneşin altında süt teşhiritavuk satışı yapılıyor; mağaza içinde ve palet üzerinde tencere tava teşhirine benzer yoğurt teşhiri yapılıyor.
  • Kasa yanında tereyağıet ürünü satılıyor ve hiçbir yönetici bunu görmüyor.
  • Etiket ürün eşleşmesi tamamen bitmiştir. Etiketi olmayan ürünler, fiyatı indirildiği halde değişmeyen etiketler hiçbir yetkilinin dikkatini çekmiyor.
  • Haftanın en yoğun satış gününde ve saatinde rafa konmayı bekleyen ürün yığınlarının tıkadığı girilemeyen koridorlar kimseyi rahatsız etmiyor.
  • Son kullanım tarihi gelmiş süt dolaptan kaldırılmıyor, hatta “Bugün akşama kadar daha zamanı var” açıklaması yapılabiliyor.
  • Personel kıyafetleri neredeyse serbest kıyafet halini almış olup, standart aranmıyor.
  • Takım oyunu yanlış değerlendiriliyor ve uyumlu olmak adına işin kavgası verilmiyor.
  • Bölge Satış Müdürü’nü takip edecek bir sistem bulunmuyor.

Teknolojideki gelişmeler görsel düzenlemedeki insan faktörünü yok edemez. Bazı yükleri azaltsa da artan iş hacmi ile gelen yoğun müşteri ilişkilerini yüz yüze çözmeyi zorunlu kılar. Yetersizliğin ana nedeni bu hatalı bakış açısıdır.

Mağazalarda topu merkeze atmak gibi bir alışkanlık oluşmuştur. Ürün kalitesi hakkında bir şikayet olduğunda; “Merkezimize bildirin, ilgileneceklerdir” şeklinde şablon yönlendirme yaygındır. Oysa ürünü müşteriden alıp, raftaki kalanını da depoya kaldırıp; merkez kadrolara müşteri şikayetini bildirmek mağazanın görevidir. Ulusal zincirlerin çoğunda bizzat yaptığım bu şikayetler başarısızlıkla sonuçlanmış ve cevapsız kalmıştır. Örneğin tağşişli olduğu çok belli olan bir balın raftan kaldırılmasını sağlayamadım. Hem de beni tanımalarına ve bu işteki uzmanlığımı bilmelerine rağmen…

Çok şubeli market zincirlerinde merkezi yönetimin önemi büyüktür. Ancak masadan yönetim tercih edildiği gibi bilgiyi toplamada da sorunlar vardır.

Pandemi dönemi bu sektöre çok zarar vermiştir. Evden çalışma alışkanlığı yönetici kadrolarda geriye dönülmez bir rehavet yaratmıştır.

  • Şubelerden gelen şikayetlerin merkezde buharlaşması en kötüsüdür.
  • Fiyatlandırma sadece maliyete bakılarak yapılmakta, rekabet şartları hiç dikkate alınmamaktadır. Rakipte tanınmış markanın normal kg raf fiyatı 288 TL olan (indirimde değil) tereyağına 370 TL fiyat koymak veya indirimde 325 TL’ye satmak; rakipte tanınmış markanın 400 gramı 75 TL olan (indirimde değil) kuru sele zeytinine 105 TL fiyat koymak gibi…

Böyle yüzlerce üründen oluşan kıyaslamalı fiyat listelerini oluşturmak çok kolaydır. Görevi olduğu halde bunu ihmal edenleri artık yadırgamıyorum da tepe yöneticilerin bunu fark etmemesine çok şaşırıyorum. Tavsiyem, konuya hiç olmazsa müşteri gibi yaklaşmalarıdır.

  • Rutin kalite kontrolden vazgeçtim; uyarıları bile dikkate alıp örnekleri laboratuvara gönderme zahmetinde bulunmayan kategori yöneticileri görevlerini eksik yapıyorlar.

Sonuç olarak; bir mağazaya giren yöneticinin elinde 200’e yakın önemli konuya odaklanmasını sağlayacak kontrol listesi (checklist) bulunmak zorundadır. Her defasında tamamına bakması gerekmez. Çok aksayan konular belli olduğuna göre, öncelik verilecek veya sıraya konulacak maddeler belirlenerek denetimlere pratiklik kazandırılabilir. Yoksa kahve molası şeklinde geçen göstermelik denetimlerden hiçbir faydalı sonuç çıkmaz.

Yabancı ortaklı bir ulusal zincirin kasiyeri madeni 5 TL’nin tedavüle çıktığını ilk defa benim elimden aldığında fark ediyor ve dakikalarca inceliyor. Oysa prosedüre göre çok önceden paranın bütün kasiyerlere tanıtılması gerekirdi.

Perakendecilik uzaktan bakınca zor ve karmaşık bir yapıya sahip gibi görünebilir. Oysa bütün iş akışı ve departmanlar arası ilişki prosedürlere bağlanmıştır ve çalışanlarda bunun el kitapçığı bulunmalıdır.

Ayrıca sistemin ahenkli işleyip işlemediği denetim altında tutulmalı ve o çok arzu edilen verimlilik sonucuna mutlaka ulaşılmalıdır.

Kaynak : Marketlerde azalan iş disiplini – Retail Türkiye (retailturkiye.com)

Ercüment Tunçalp
Ercüment Tunçalp
Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi, ‘Ekonomi-Maliye Bölümü’nden mezunu olan Ercüment Tunçalp, yirmi yıl MİGROS TÜRK T.A.Ş nin değişik departmanlarında çalışmış, sırasıyla Meyve-Sebze Pazarlama Müdürlüğü, Toptan Satış Müdürlüğü ve Gıda Grup Müdürlüğü görevlerinde bulunduktan sonra, GİMA’nın özelleşmesini takiben bu şirkete transfer olmuştur. Burada Genel Müdür Yardımcılığı (Pazarlama) görevinde, yenileşme hareketini gerçekleştiren ekip içinde yer almıştır. Ülkemizin en başarılı özelleştirme örneklerinden sayılan bu çalışmalar; daha sonraki senelerde meyvesini vermiş ve değeri yedi kat artan Gima A.Ş, Carrefour’a satılmıştır. Türk tüketicisine en uygun çarşı konseptlerinden; İstinye Park AVM deki ‘Pazar Yeri’ oluşumuna ve Poli Spotçular Çarşıları kuruluş organizasyonu ve gelişimine katkılarda bulunmuştur. Halen eğitimci ve danışman olarak meslek hayatına devam etmektedir. KOSGEB Başkanlığı Eğitmen ve Danışmanlık envanterinde yer alan TUNÇALP, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı özel eğitim kurumlarında, perakendecilik ve mağazacılık alanında “Usta Öğretici” olarak eğitimler vermektedir. Anadolu Grubu desteğinde ve Kargem A.Ş bünyesinde Çağdaş Bakkal Projesini yürütmüştür. Ercüment Tunçalp, organik ürünler konusunda, dünya pazarlarındaki gelişmeye paralel olarak, ülkemizde de bu pazarın genişlemesine önderlik eden TEMA VAKFI’nın İktisadi İşletme Danışmanlığını yürütmüştür. “Perakendecinin Kategori Yönetimi” ve “Mağaza Kayıpları Kader Değildir” adlı kitapları vardır. Televizyonda sektörle ilgili yaptığı programlar ve çok sayıda yayınlanmış makalesi mevcuttur. 1998-2004 yılları arasında, Gençlerbirliği Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyeliği yapmıştır

Paylaş:

Bültene Abone olun

Popüler

Buna Benzer Diğer İçerikler
Daha Fazlası

Müşteriye Aşk ile Bağlanmak – Kahraman Gül

Kaynak : Kahraman Gül Sevgililer Günü, sadece ticari bir...

Rekabet Kurumu’ndan Frito Lay’e 1 milyar 300 milyon lira ceza

Kaynak : Rekabet Kurumu'ndan Frito Lay'e 1 milyar 300...

 Tüketicilerin yüzde 64’ü Ramazan ayında daha fazla harcama yaptığını belirtiyor

Kaynak : Ramazan'da Tüketiciler Yüzde 64 Daha Fazla Harcıyor!...

Türkiye Güzellik Pazarı: Kadınlar En Çok Makyaj Ürünlerine Harcıyor

Kaynak : Pazarlamasyon L'Oréal Türkiye ve Ipsos Türkiye iş birliğiyle...