₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Yapay Zekâyı Kullanan Çok, Anlayan Az – Mehmet Güzenge

Tarih

Kaynak : Yapay Zekâyı Kullanan Çok, Anlayan Az | LinkedIn

Mağazacılıkta yapay zekâ işçilerini kullanmaya hemen başlayın.

Yapay zekâ artık bir trend değil, bir zorunluluk. Ama şunu baştan söyleyeyim: Herkes yapay zekâyı kullanıyor ama çok azı gerçekten anlıyor. Anlamaktan kastım da “yapay zekâ nedir”i bilmek değil, nerede işe yarar, nerede yaramaz onu kavramak.

Son zamanlarda birçok mağaza yöneticisiyle, yatırımcıyla konuşuyorum. Hemen hepsi aynı şeyi söylüyor: “Biz de yapay zekâ kullanıyoruz.” Sorduğumda cevaplar hep aynı: “Kamera sayıyor, sistem öneri yapıyor, Excel otomatik hesaplıyor.” Evet, ama mesele bu değil. Mesele teknolojiyi satın almak değil, işletmenin ruhuna entegre etmek. Yani yapay zekâyı “dijital işçi” haline getirebilmek.


Bugün mağazacılıkta en büyük maliyet insan değil, insanın boşa harcadığı zaman. Kasa hataları, etiket düzeltmeleri, stok uyumsuzlukları, yanlış vardiya planları… Bunların hepsi yapay zekâ ile ortadan kaldırılabilir. Ama çoğu firma bu potansiyeli “rapor üretmek”le sınırlıyor. Oysa yapay zekâ, sadece görmek için değil, harekete geçmek için kullanılmalı.

Bir mağazayı düşünün. Kasadaki bekleme süresini, vitrine bakan ama içeri girmeyen müşteri sayısını, hangi ürünün hangi gün satılmadığını anlık analiz eden bir sistem var. Ve sistem sadece rapor üretmiyor, öneri veriyor:

“Bugün öğle yoğunluğunda ikinci kasayı aç.” “Bu ürünü vitrin yerine orta standa al, dönüş oranı %12 artar.” İşte buna biz yapay zekâ işçisi diyoruz. Sessiz çalışır, yorulmaz, bahane üretmez, prim istemez. Ama işletmenin can damarını korur: verimliliği.


Bugün ortalama bir mağazada personel maliyetleri toplam giderin %40’ını geçiyor. Doğru kurgulanmış bir yapay zekâ sistemi bu oranı %25 seviyesine kadar düşürebiliyor. Üstelik kimseyi işten çıkararak değil, insanları doğru işe yönlendirerek. Yani yapay zekâ insanı devre dışı bırakmaz; tam tersine, insanın insana ayırdığı zamanı artırır. Satış danışmanı artık etiketle değil, müşteriyle ilgilenir. Mağaza müdürü Excel’le değil, ekibiyle çalışır. Finansçı geçmişi hesaplamaz, geleceği planlar.


Peki bu sistem nasıl kurulur? Aslında zannettiğiniz kadar zor değil. Dev yatırım gerektirmiyor, dev bütçe istemiyor. İlk adım basit: veriyi dijitalleştirin. Satış, stok, vardiya, gider, müşteri etkileşimi… Hepsini düzenli topladığınız anda yapay zekâ kendi işini yapmaya başlar.

Küçük bir örnek: Bir zincir mağazada, satış verileriyle hava durumu arasında bağlantı kuruldu. Sıcak günlerde soğuk içeceklerin değil, kitapların satışı artıyordu. Sebep mi? İnsanlar dışarı çıkmak yerine kafede oturmayı tercih ediyordu. Bu bilgiye göre kampanya düzenlendi. Sonuç: üç haftada ciro %22 arttı. İşte yapay zekâ dediğimiz şey bu kadar basit — gözden kaçanı fark etmek.


Ama en önemlisi şu: Bu bir yazılım projesi değil, bir yönetim dönüşümü. Çünkü yapay zekâdan sonuç alabilmek için önce süreçlerin tanımlı, verinin temiz, ekiplerin açık fikirli olması gerekiyor. Yapay zekâ bir sistemin değil, bir kültürün ürünü. Ve bu kültürün liderleri, hem sahayı bilen hem teknolojiyi anlayan insanlar olmalı. Yani hem “müşteri kokusunu” tanıyacak, hem de algoritmanın ne dediğini anlayacak insanlar.

Yapay zekâ mağazacılığı değiştirmeyecek; mağazacıyı değiştirecek. Yeni dönem artık şunu söylüyor:

“Yapay zekâyı kullanan çok, ama gerçekten anlayan az.”

O yüzden geç kalmadan başlayın. Mağazalarınızda yapay zekâ işçilerini işe alın, çünkü bu kez o işçiler, sizin yerinize değil, sizinle birlikte çalışacak.


Mehmet Güzenge Perakende Yönetimi Danışmanı magazacilikyonetimi.com

Paylaş:

Bültene Abone olun

Popüler

Buna Benzer Diğer İçerikler
Daha Fazlası